Hava taşımacılığı ile saatler içinde ülke hatta kıta değiştirebiliyoruz. Hava yolculuğu, özellikle uzun süreli seyahat, yolcuları sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilecek birçok faktöre maruz bırakır. Uçakla seyahat etmek en güvenli ulaşım şekli olarak görülse de vücudumuz bu uzun mesafeli uçuşlara nasıl tepki veriyor? Doktor ve pilot Tony Schiemer, The Conversation’daki yazısında seyahatler sırasında insan vücuduna neler olduğundan bahsetti. Gelin hep birlikte vücudumuzda ne tür reaksiyonlar meydana geldiğini görelim.
1.Uzun uçak yolculuklarında susuz kalmamaya dikkat etmekte fayda var.
Uçak yolculuğu vücudunuzun normalden daha fazla su kaybetmesine neden olur. Kabin içindeki nem yüzeyden daha düşüktür ve bu nedenle susuzluğa neden olur. Kabinde dolaşan havanın çoğu dışarıdan gelir. Yüksek hava fazla neme sahip değildir. Vücudun normalden daha fazla su kaybetmesi ve kaybettiği suyu yerine koyamaması dehidrasyon olarak adlandırılır ve dehidrasyon seviyesi yükselirse birçok önemli sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Bu durumda vücudunuzun nem dengesi bozulacaktır. Gözlerde, burunda, ağızda ve boğazda kuruma ve yanma hissi oluşur. Yeterince su içmemek dehidrasyon riskini artırır. Bu nedenle uçağa binmeden önce ve uçuş sırasında normalden daha fazla su içilmesi tavsiye edilir.
2. Kulak, burun, barsak ve uykusuzluk sorunları:
Uçak kabin basınçları sabittir, ancak uçuş irtifasındaki kabin hava basıncı deniz seviyesinden daha düşüktür. Uçak yükseldikçe ve basınç düştükçe bu dengesizlik artar. Yükseliş ve iniş sırasında kabin basıncı değiştikçe, vücutta hapsolmuş gaz ve sinüsler sırayla tepki verir. Bu durumda kulak zarının her iki tarafındaki basınç farkından dolayı kulak ağrıları, burun sinüslerinin içinde genişleyen havadan dolayı baş ağrıları ve bağırsakta şişen gazı dışarı atma ihtiyacı oluşur. Dr. Schiemer ayrıca bahis konusunda normalden daha uykulu hissedebileceğinizi söyledi. Bunun nedeni, vücudun irtifada ve kabin havasında yüzeyde aldığı kadar oksijen almamasıdır. söz konusu. Vücudun kendini korumak için yavaşladığını ve bunun insanların uykulu hissetmesine neden olduğunu belirtti.
3. Hareketsizlik ve dolaşım sorunları pıhtılaşma riskini artırır.
Schiemer, uzun süre hareketsiz kalmanın pıhtılaşma riskini artırdığını söyledi. Bacaktaki pıhtının akciğere kadar gidebileceğini hatırlattı. Özellikle yaşlı bireylerin, daha önce pıhtı sorunu yaşayanların, kanser hastalarının, yeni ameliyat olmuşların ve hamilelerin uzun süreli uçuşlarda pıhtı oluşumuna karşı dikkatli olmalarını önerdi. Kanın tekrar hareket etmesi için birkaç saatte bir kalkıp dolaşmanız gerekir. Susuz kalmamalı ve içecek tüketiminizi sınırlandırmalısınız. Kalkması kolay olmayan bir sandalyeye sıkıştıysanız, otururken bacaklarınızı ve ayaklarınızı esnetmek ve döndürmek bile kan akışını artırabilir.
4. Zaman dilimleri nedeniyle jetlag olabilirsiniz.
Jet lag, uzun mesafeli uçuşlarda vücudun değişen zaman dilimine uyum sağlayamamasıdır. Jet gecikmesinin olumsuz etkileri susuzluk, bitkinlik ve gerginlikten oluşur. Hazımsızlık, genel halsizlik, uyuyamama ve zayıf fiziksel ve zihinsel performans gibi durumlara yol açabilir. Ayrıca havada ne kadar uzun süre kalırsanız o kadar fazla radyasyon alırsınız. Radyasyon kanser ve üreme sorunları riskini artırır.
Jet Lag Etkileri Nasıl Azaltılır?
Yolculuktan birkaç gün önce vücudunuzu gideceğiniz yerin yerel saatine adapte etmeye çalışmanız adaptasyon sürecini kolaylaştıracaktır.
Alkol ve kafein, jet gecikmesinin etkisini artırabilir. Uçuştan önce bu içeceklerden kaçınmak, jet gecikmesinin etkisini azaltabilir.
Kabindeki kuru hava ve susuzluk bazı rahatsızlıklara neden olabilir. Bol su içerek de vücudunuzu rahatlatabilirsiniz.
fatsaajans.com.tr